“`html

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den Çarpıcı Açıklamalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin “terörsüz Türkiye” hedefiyle ilgili yaptığı açıklamada, “YPG/PYD’nin süreci geciktirmesi ve buna yönelik engellemeler, kabul edilemez bir çirkinliktir,” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, iç ve dış politikalara dair görüşlerini bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde devam etti:

“Türkiye Cumhuriyeti, büyük bir bilgelik, ahlaki güç ve sabrın birleşimiyle tarih sahnesinde kendine sağlam bir yer edinmiştir.

Türk milletinin bağımsızlığı, ağır bedeller ödenerek, toprakların her noktasının şehit kanlarıyla kaplandığı, sayısız fedakarlıklarla elde edilmiştir.

Türkiye, barış ve kardeşliği sağlayarak Cumhuriyet’in yeni yüzyılında gücüne güç katacak ve diğer ülkelerle olan rekabette ön plana çıkacaktır.

Bölücü etnik ve mezhep odaklarının tüm izleri silinecek ve “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda sosyal ilerleme, milli dayanışma ve ekonomik büyüme gerçekleşecektir.

Ülkemizin varlığı ebediyen devam edecek ve bu durum milletimizin güvencesidir.

Kapital merkezi Ankara, sadece yönetim yeri değil, aynı zamanda Anadolu’nun stratejik bir mihveridir.

Ankara, tarihsel birikimden beslenen yönetim anlayışının ve siyasi stratejinin merkezi konumundadır.

Şu anki gerçekler, başka başkentlerden bakarak çözümler bulmayı imkansız hale getiriyor.

Her alandan Ankara’nın perspektifinden bakmak bir gerekliliktir.

Başka merkezlerin etkisi altında kalacak yaklaşımlar, küresel tuzaklara kılıf bulma çabası olarak değerlendirilecektir.

Ankara’nın ve Türkiye’nin güvenliği en öncelikli meseledir.

Ülkemiz, sahip olduğu stratejik konum ile yaşamsal bir sıkıntı içerisindekilere umut sunan bir sığınak olmalıdır.

Türkiye’nin varlığı, geniş bir coğrafya ve jeopolitik düzlemde zor durumda kalanlar için büyük bir umut ışığıdır.

Gazze, Kerkük, Kudüs ve daha birçok kesimde yaşanan sıkıntılar, yüreklerimizde derin yaralar açmaya devam etmektedir.

Gazze’de çocuklar aşırı açlık ve susuzluktan dolayı hayatlarını kaybetmektedir.

Sivil insanlara yönelik acımasız saldırılara rağmen, Birleşmiş Milletler’in tepkisiz kalması, insanlık için bir alçalmadır.

İnsani krizler karşısında kararlı bir duruş sergileyemeyen Birleşmiş Milletler’in, bir anlamda etkisizliğini sorgulamak gerekir.

Gazze’deki kardeşlerimizin içinde bulunduğu zavallı durum, günümüzün en büyük trajedilerinden birini temsil etmektedir.

İsrail’in Gazze’ye gıda ve su ulaştırılmasını engellemesi, insani değerlere karşı işlenmiş bir suçtur.

Türkiye, bölgesel barış süreçlerinin öncüsü olarak, Gazze’ye yardımları ulaştırmak için üzerine düşeni yapmalıdır.

İslam dünyasının, Gazze’deki çocukların çığlıklarına duyarsız kalması büyük bir utançtır.

İsrail’in sonu gelmektedir. Yirmi ayda beş ülkeye saldıran bir devletin, eninde sonunda ağır sonuçlarla karşılaşacağı bir gerçektir.

Suriye’nin bütünlüğüne zarar veren müdahaleler, İsrail toplumu için ağır sonuçlar doğuracaktır.

İsrail Başbakanı Netanyahu, yaptıklarının bedelini bir gün mutlaka ödeyecektir.

Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, son derece anlamlı bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Dileğimiz, bu tür cesur ve adil kararların yayılması ve İsrail’in uluslararası alanda yalnız bırakılmasıdır.

YPG/PYD’nin 10 Mart 2025 mutabakatına uymaması, hem Şam yönetimi hem de Türkiye için bir risk teşkil etmektedir.

Bu durumun derhal değiştirilmesi gereken tarihi bir hata olduğuna dikkat çekiyorum.

ABD yönetimi de tavırlarını gözden geçirmeli ve bu bağlamda YPG/PYD’ye karşı tutumunu netleştirmelidir.

YPG/PYD’nin süreci zorlaştırması, terörsüz Türkiye hedefini tehdit altına alan bir durumdur.

PKK’nın önderliğindeki 27 Şubat “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” herkes için geçerlidir.

Milliyetçi Hareket Partisi, bu durumu ciddiyetle ele almalıdır.

Hiç kimsenin kendi çıkarları doğrultusunda bilinçli olarak yön değiştirmesi doğru değildir.

Ülkemiz ve bölgemiz terörden arınacak, birlik ve kardeşlik barış içinde gelişecektir.

Tarih, sabır ve akılla inşa edilmiştir ve sağlıklı bir bakış açısına ihtiyaç vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulacak 51 üyeli Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu, demokratik bir fırsat sunmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi bu komisyona, Sayın Feti Yıldız, Sayın Muhammet Levent Bülbül, Sayın Halil Öztürk ve Sayın Yücel Bulut ile katılacaktır.

Sonuç olarak, “Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar” sözü, düşünce çatışmalarının sonucunda gerçeğin ortaya çıkacağını ifade etmektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin komisyondaki tutumu, “Terörsüz Türkiye” konusundaki kaygılarının bir yansımasıdır.

Bölgedeki siyasilerin geçmişte yaptıkları hatalar, terörün gündemden kaldırılmasıyla birlikte sonlanacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, vatan ve millet sevdasıyla hareket etmekte ve samimiyetle ülke menfaatlerini gözetmektedir.

Milli birlik ve beraberlik adına elbirliği ile çaba harcamak, her vatandaşın sorumluluğudur.

Duygularla gerçekleri birleştirip, hayallerimizle mevcut imkanlarımızı dikkate alarak hareket etmeliyiz.

Türkiye’nin yükselişi için üzerimize düşen her görevi yapmamız gerektiği unutulmamalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi, terörsüz bir Türkiye için güçlü bir inanç taşımaktadır ve bu anlayışla ilerlemektedir.

Bugün düzenlenen İl Başkanları Toplantısı, bu kararlılığı bir kez daha gösterdi. Dava arkadaşlarım, vatanlarına destek olma kararlılıklarını sergiledi.

Bu süreçte gösterilen çabalara müteşekkiriz; hepsini saygı ve sevgiyle selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.”

“`